Yanlış, maalesef en sık duyduğumuz belki de hak sahiplerini dava açmaktan bile vazgeçiren bu bilgi gerçeği yansıtmamaktadır. İşçi alacakları yani fazla mesai alacağı, yıllık izin ücreti, bakiye kalan maaş ücreti , Hafta sonu - Bayram tatili ücreti gibi alacak kalemlerinin işten ayrılış şekliniz ile aslında bağı yoktur. İlgili alacaklar "kazanılmış hak" statüsünde olup işten ayrılık şeklinizin haklı veya haksız olmasından bağımsız olarak değerlendirilir.  

İstifa konusunun asıl gündeme geldiği nokta ise kıdem tazminatı alacağı olup kıdem tazminatına hak kazanabilmek için istifa veya işten çıkarılma unsuru değil ilgili iş sözleşmesi feshinin haklı veya haksız olmasına bakılır.  Ayrıca yine bu konuda, işverence tarafınıza "ibraname" imzalatılmışsa da Borçlar Kanunu'nda belirlenen unsurları içermeyen ibranamelerin de geçerliliği yoktur ve yine işçi alacaklarınız için dava yolunuz açıktır. Özel bir dal olan İş Hukukunun kendine has birçok özelliği ve şartları olduğu için mutlaka konusunda uzman bir avukat vasıtasıyla davanızı veya arabuluculuk sürecini takip etmenizi tavsiye ederiz.

Yanlış, 18 yaşından küçük çocuklara bağlanan nafakalar (iştirak nafakası), çocuk reşit olmadığından velayet sahibi olan anne veya baba adına verilir. Ebeveynlerin çocuğa bakım borcu, çocuğun reşit olması ile sonlandığı için 18 yaş tamamlandığında çocuk için hükmedilen nafaka kesilir. Fakat Medeni Kanun Md.328 gereği, çocuğun eğitimi devam ediyorsa ve düzenli - sabit bir geliri olmadığı sürece artık reşit olduğu için kendi açacağı Yardım Nafakası davası ile tekrar nafaka talebinde bulunabilir.

Yanlış, sigortalı çalışma unsuru Mahkemenin baz aldığı unsurlardan sadece biri olup bunun haricinde Mahkeme tarafından yargılama sürecinde tüm araştırmalar yapılarak tarafların ekonomik - sosyal durumları ortaya çıkarılır. Anne - Babanın hayat koşulları ve özellikle çocuğun ihtiyaçları incelenerek nafaka miktarı tayin edilir. Özellikle müşterek çocuklar için verilecek olan iştirak nafakası kapsamında, velayeti karşı tarafta kalan çocuğunuz için de bakım yükümlülüğünüz devam etmekte olduğundan sigortalı bir işinizin olmaması aleyhinize nafaka bağlanmayacağı anlamına gelmemektedir.

Ayrıca, nafaka alacakları tahsili bakımından da diğer alacaklardan farklı ve öncelikli olup nafaka miktarı belirlendikten sonra nafakaya hak kazanan taraf, aleyhinize icra takibi başlatabilir. Halen daha nafakanın ödenmemesi halinde ise geriye dönük üçer aylık sürelerle yapılacak olan şikayetler neticesinde nafaka yükümlüsünün 3 aylık tazyik hapsini de Mahkemeden talep edebilir.

Yanlış, burada aslında kastedilen "fiili ayrılık" nedeniyle boşanma davasıdır. Fakat bu sebebe dayanılarak boşanma davası açılabilmesi için taraflar arasında daha önce açılmış bir boşanma davasının reddedilmesi, bu davanın kesinleşmesi ve kesinleştikten sonraki 3 yıl içinde halen daha müşterek hayatın tekrar kurulamaması gerekmektedir. Yani daha önce reddolup kesinleşmiş olan bir boşanma davanız yoksa kaç yıldır ayrı yaşandığının bir önemi olmayıp bu nedene dayalı oalrak boşanma davası açılamaz, fakat başka bir boşanma sebebine dayalı açılacak olan davada "ayrı yaşama" unsurunu davanın dayanaklarından biri olarak gösterebilirsiniz. İş ve Ceza Hukuku gibi Aile hukukunun da birçok kendine özgü kuralı olup özellikle "taleple bağlılık" ilkesi gereği geriye dönülemez şekilde hak kaybı yaşamamanız için davalarınızı mutlaka bir Avukat vasıtasıyla takip etmenizi tavsiye ederiz. 

Yanlış, anlaşmalı boşanma protokolü hazırlandıktan sonra yapılacak olan duruşmaya bizzat taraflar katılarak boşanma talepleri Mahkeme tarafından kabul görürse tarafların protokole göre boşanmalarına karar verilir. Fakat duruşmada tarafların boşanmasına karar verilmesi de yeterli olmayıp  sonrasında gerekçeli kararın yazılması, kararın taraflara tebliğ olması ve itiraz sürelerinin dolarak kararın kesinleşmesi sonrasında taraflar ancak boşanmış olur. Bu sebepten, kesinleşme kararına kadar sadakat yükümlülüğü başta olmak üzere evliliğe dair yükümlülükler devam etmektedir. Protokolün imzalanmasından kararın kesinleşmesine kadarki belirtilen tüm süreç boyunca taraflardan herhangi biri anlaşmadan cayabilir ve bu durumda anlaşmalı boşanma davanız, çekişmeli boşanma davasına dönüşerek devam eder.

Yanlış, Eğer bir ceza davasında sanık statüsünde iseniz ifadenizin sonunda Mahkeme Hakimi tarafından "Ceza alman durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istiyor musun?" sorusu sorulacaktır. Buradaki soru, sanılanın aksine hakkında ceza verilecek ama geri bırakılsın mı şeklinde değil, sonuçtan tamamen bağımsız olarak size ceza verilmesi olasılığında verilecek olan cezanız geri bırakılsın mı anlamındadır. Geri bırakmayı kabul etmiş olmanız Beraat kararı verilmesine engel değildir. Yasal şartlarının sağlanması halinde yararlanabileceğiniz geri bırakma kararının sizin için lehe veya aleyhe olup olmayacağı ise her dava için farklılık göstereceğinden  ( özellikle bu aşamada İstinaf / Temyiz hakkınız olmayacağı için )  Ceza davalarınızda  mutlaka bir Avukat desteği almanızı tavsiye ederiz.